7 Eylül 2017 Perşembe

Gelenek


Fotoğraflardan oluşan bu naçizane blogumdan her şey çok normaldi. Yaklaşık 10 gündür Antalya'da hiç bir şey yapmayarak hayatımın tatilini yaşıyordum.Ama uzay boşluğuna bırakılmış bu güzel günler yakında bitiyordu. Üç gün sonra evleniyorum ve hiç heyecanlı değilim. Evlenmek üzerine değil ama düğün üzerine söyleyecek çok şeyim var, sözlerimi hazırladım ve tüm gelenek göreneklerle çarpışmaya hazırım. Gelenek görenek bende sinir yaptı. Bir de yüzümde sivilce. Ama savaşım hala devam ediyor. Söyleyeceklerim hep çok klişe şeyler ama gelenek ve göreneklerle çarpışma klişeler ve ananeler ile olur. Anneannemin ayakta duracak hali yok ama olsun. 
Size Susanne Sundfør dinlemenizi ve düzenli spor yapmanızı tavsiye ediyorum. Bu da linki TIK

nirvana bir müzik grubudur.


Sıcak bir günde iki defa belediyeye tramvayla girmek insanı nirvanaya ulaştırır. Özellikle belediyede suratsız bir mimarla muhatap oluyorsanız, ve sabahtan beri ağzınıza bir şey girmemiş ve saat 15 sularındaysa.. yani anlayacağınız bundan böyle ben bir kaç gün üstün insanım. Bir kaç gün çünkü canım öyle istedi.
Üstün insanken bisikletle yüzmeye gidip, telefonunu bisikletin selesine koyup Lady Gaga açıp dinleyemezsin.Yada ona benzer şeyler. Biraz önce acayip sinirlendiğim için üstün insanlıktan  çıkmış da olabilirim. Güzel evler, güzel çizimle başlar. En büyük aşklar da sevgiyle başlar. Söyliyeceklerim bu kadar şairane ruhum yoruldu. Ya da ona benzer serzenişler..
Bu arada bu yazıya ağustos sıcaklarında başlayıp, eylül sıcaklarında yayınladım. Unutmuşum yayınlamayı kalmış canım.


Günün fotosu: Eskişehir'de kış. 

15 Ağustos 2017 Salı

Bu güzel yaz gününün her hangi bir kış gününden farkı yoktu.


Bu güzel yaz gününün her hangi bir kış gününden farkı yoktu. Çünkü ofis yaklaşık hep aynı sıcaklıktaydı, ara sıra buhranlar geçirmem dışında da yaptığım iş de hep aynıydı. Bir sürü insan tarafında aptal yerine koyulduğum günler de devam ediyordu. Hayata karşı pozitif hislerimi negatif bir tutumla dile getiriyordum. Etraftaki her şeyde de pek bir şey yoktu.Mesela sabah bir kuş diğer bir kuşu öldürmeye çalışıyordu. Ölümüne kafasından kafasından didikliyordu. Yapmayın etmeyin ölümlü dünya, dünya malı dünyada kalır dedim ama dinlemedi. Geri zekalı kuş.. Sonra da insanlara kötü filan derler ya hep yalan. İnsan kötü olmaz; insan cahil olur. 4
Dün bir yere beton atıldı diye  çok sevindim. Başka bir yere beton atıldı diye de sinirlendim.Bekleyen ödemeler gibi bekliyorum. Çay yapılsın istiyorum. Çünkü canım çay istiyor. Ve resüllulahın sevdiği bir kul olmak için hiç bir şey yapmıyorum. Çünkü bir yere bakmadan resullullah bile yazamıyorum. 

10 Ağustos 2017 Perşembe

İşe yüzerek gidiyorum.



Dün yüzmeye gittim. Bir yıldır düzenli düzensiz yüzüyorum. Yüzmeden çıktıktan sonra günlerce aç kalmışcasına abanıp yemek yemesem her şey daha iyi olur ama o da bu işin bir parçası. 
Kendimi türlü düşünceler içinde buluyorum. Yapmam gereken çok şeyler var. Ve ben bütün yazı boşa geçiriyorum. "Yaz bu ya tabi boş geçecek aaa aşk olsun." diyorum kendi kendime. Sonra da "Ne kadar da telaşlısın bebeğim sakin ol filan" diyorum. Ama pek de sakin olamıyorum. Kendime böyle hitap etmemeliyim. Boş vakitlerimde huzursuz oluyorum. 
Tüketememek diye bir şey var. Tüketim toplumuyuz filan ama bazen bazı şeyler tükenmiyor. Hediye gelen güllü el kremi gibi. Bitmiyor işte. Sonra ne atabiliyorsun ne bitirebiliyorsun. Sonrasında öyle bir sürü şey birikiyor hayatımızda. Hayatımız çöplük olmuş. Sonra "Detox Your Life" videosu izliyorsun. Faydasız. Evde yoga yapacak yer arıyorum. Ama evde sadece 3 aylık kedinin oynayacağı kadar yer var. İşe yüzerek gidiyorum. Björk dinliyorum.

Foto: Eskişehir 2017 Temmuz

8 Ağustos 2017 Salı

Fransızca Üzerine Notlar.


Dün evi karıştırırken bir tomar eskiz buldum. Aslında evi karıştırmıyor düzenliyordum. Ama daha çok karıştı. Sonrasında ya ben şu eskizlerimi E.'ye gösterip bir güzel hava atayım diye yanına gittim. Çünkü malumunuz  ikimizde mimarlık bölümü mezunuyuz, ikimizde bu yollardan geçtik. Beraber yürümedik belki o yollarda, beraber ıslanmadık filan ama olsun. Sonuç olarak fark ettim ki güzel şeyler çizmişim, elime koluma da sağlık lakin aradan geçen yıllar sebebiyle hiç bir bok anlamadım. Anlamaya da çalışmadım. Aman neyse ne şimdi deyip oradan uzaklaştım.

 Ekmek parası derdi üzerine yoğunlaşmış bir hayatım var ve bu sıralar sıcak sebebiyle işleri asıyorum. Ekmek parası filan de kazanmıyorum aslında şu aşamada paramı da alamıyorum.  Ama bunlar özel hayatın gizliliği kısmında yer aldığı ve özel hayatımdan bahsetmekte istemediğim için bu konuyu kapatıyorum. 

Yaklaşık 2 aydır Fransızca öğrenmeye çalışıyorum. Ama hobi olarak öğrenmeye çalışıyorum. Hobi olarak öğrenmeye çalışmakla, öğrenmek hatta öğreniyor olmak, öğrenmişti olmak filan çok farklı. Kısaca anladığınız üzere pek bir şey öğrenemedim. Bir gün bu blogları Fransızca yazıcağım ve kimse bir şey anlamayacak. Ama olsun. 
Belki de daha çok okura seslenmek adına İngilizçe yazarım. Şu an bile ingilizce yazabilirim. Ama Eurovision'a Türkçe sözlü parçayla katılmakta ısrar eder gibi ısrar ediyorum bu konuda ya Fransızca ya hiç.Son cümle çok saçma oldu. Hiç derken Hiç bir yabancı dil demek istedim. Ama ben Türkçeye bile yabancıyım. Yani böyle devam ediyorum. 

Günün Fotosu : Çanakkale -2011


7 Ağustos 2017 Pazartesi

Darwin'in Doğuşu



Evlenme arifesinde insanın yapacağı en büyük gerzeklik eve vahşi bir kedi getirmektir. 
                                                                                           imza: mürüvvet sevenler derneği
Anası bırakmış gitmiş, apartmanda aç bitap bağır bağır.... ofisten in aşağı doyur anasını bekle filan derken bir kedi yavrusu edinmiş oldum. Çünkü annesi gelmedi. Ve o daha mama bile yiyemiyordu. Kolumuzu emiyordu. Sonrası malüm. Kedi anası oldum. adını da Darwin koyduk. Lakin eve kedi değil panter getirmişcesine yaramaz, ısıran, vahşi bir yaratık çıktı bizim kedi. kollarım çiziklerle dolu, ellerimde bir sürü ısırıklar. bunları çok önemsediğim için yazmıyorum. Çaresizliğimden yazıyorum. Bir sürü yollar yöntemler denedik. Eve arkadaş olsun diye başka kedi mi getirmedik, başka kedileri olan aileye mi bırakmadık, dikkatini mi dağıtmadık, şarkı mı söylemedik, yatılı okula mı göndermedik.. hepsini yaptık hiçbirinden fayda görmedik. Sonuç olarak bir arpa boyu yol kat etmedik ki artık büyüyüp eşek kadar olma yolunda da sağlam adımlar atıyor.

Buradan derdimi tasamı, sanki tek derdim buymuşcasına anlattıktan sonra şunu söyleyebilirim akşam kabuslar görüyorum ruhum daralıyor. Temizlik yapmaktan ev düzeltmekten sıkıldım.Umutsuz ev kadınlarının neden umutsuz olduğunu artık daha iyi anlıyorum. Fenalıklar içerisindeyim. Çamaşır suyu kokusunu parfüm niyetine kullanır oldum. Dün halı yıkadım.-Sıradan markalı- birçok ürün kullandım. Markası sıradan olmayan ürünleri bile kullandım hiç birinde aradığım rahatı bulamadım. Kısacası ben bu işten sıkıldım. Dürüst olamak gerekirse de -ki bence hiç gerek yok temizlik yapmayı gö.tm de yemedi. Genç dimağlar olarak her fırsatta bilimle uğraşmam gerekirken şu yaptığım işe bak. diyorum.Ve siz sevgili okurlarıma "kirlenmek güzeldir, eğer başka biri temizliyorsa" diyor ve bu günkü yazı faslını kapatıyorum.
  

4 Ağustos 2017 Cuma

Dunkirk nerede?



Evlilik denilen olay bir girdap gibi bir şeydi. Şöyle ki kimseyi üzmeyelim, aileler mutlu olsun demek, ihtiyacın yokken banka kredisi çekmek gibi bir şeydi. Ve iş çığırından çıktıktan sonra her şey herkesin kontrolünden çıkıyordu. Herkes mutlu değil herkes bir şeylerden mutsuz oluyordu. İşte böyle bir dönem içinde  ofise gelip acayip verimsiz günler geçiriyor, bir bok yapamıyor, sonra da ya ben neden bir şey yapmadım diye düşünüyordum. Bundan sonra hayatım nereye gider? Ben ne beklerim? nasıl değişir? bilmiyorum ama tek bildiğim bazı şeylerden sıkıldım. Sıkıldığım şeyleri de pek yapmak istemiyorum. Bu kadar.
Geçen hafta #yüzbinbeşyüz# yıldan sonra sinemaya gittim. Dunkirk adında bir filmdi. Film hakkındaki düşüncelerimi daha sonra yazabilirim. Filmden çıktığımda aklımdaki yegane soru Dunkirk nerde ya? Şimdi haritada nerde acep dur bir bakayım. Belçika Fransa sınırında bir yer fakat ?? derken ülkemizde Vikipedi yasaklandığı için ve diğer tüm siteler de film hakkında olduğu için bir bok öğrenemedim. Üzerine de çok durmadım. Politik olmayı geçen  yıl 16 Temmuz'da bırakmıştım. O zamandan beri vileda sapı olarak hayatımı sürdürüyorum. 

Günün Fotosu : Eskişehir -2010
Günün Sorunu: ??
Günün Sorusu:  Artiz ne arar pazarda?
Kız adı: özlem   Erkek adı: özlem
Hava durumu : Ağustosta yağmur?

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Sıcak Ofis


 Olay tam olarak sıcak bir ofiste geçiyordu, tatile gidemediğim bilmem kaçıncı yazdı. Yazın tatile gitmekten kastım tüm yazı tatilde geçirmekti.Ama bu düşüncemi kimseye ciddi ciddi söyleyecek kadar ileri gitmemiştim. Eve gidip kedim Darwini besleyip, tatile gitme hayalleri ile yaşayıp, yine spora başlayamadığım bir yaz beni bekliyordu. 


Günün Fotosu : Eskişehir- Haziran 2017
Günün Şarkısı: Summer Camp- Fresh
Günün Sorunu: Kedim evde aç mıdır?
Günün Sorusu:  ?
Kız adı: Darwin  Erkek adı: 
Hava durumu : Güneşli çok sıcak 

22 Haziran 2017 Perşembe

Benim canım Kill Bill



The Flower Of Carnage diye Kill Bill soundtrack'lerinden  bir şarkı vardır. Sabahtan beri kafamın içinde çalıyor. Kill Bill sountrack'ine gelmemin nedeni ise sadece sabah  bu şarkıyla uyanmam değil. Beatrix Kiddo'nun intikamına olan saygım ve onu örnek almam. Şimdi yuh ya ne yazdım ben oldum ama öyle bir taraftan da.Artık işlerden, insanlardan böyle topluca bir çok şeyden nefret etmeye başladım. Bir gün hepinize göstericem pislikler... geri zekalılar... filan diye kendi kendime söylenirken buluyorum kendimi. İntikamım acı olacak hahahhaha diye gülmüyorum belki ama ya neden böyle şeyler düşünüyorum ki.. neden yani?? Aslında neden böyle düşündüğüm de çok belli hayat, iş hayatı, görülen muamele, üzerine paranı alamama filan falan.... 
Kısaca bu gün yaşadığım bir olayı yazıp, gidicem. Bu sabah saat 10 sularında işlerim sebebiyle Belediyeye gittim. Günlerden Perşembe saat 10.00 yıkım servisine girdim.Yaklaşık 10-15 kişilik açık ofiste bir kişi dışında kimse yok ! o da bilmem ne sorumlusu bilmem ne bey, neyse onun yanına gidip ' Merhaba benim yıkım servisinde bir imzam vardı ama sanırım yerinde yoklar, nasıl yapabiliriz? ' dedim. Ben yardımcı olurum dedi. Ki şükürler olsun böyle bir şey dedi diye düşündüm. Ben de bana yardımcı olan yurdum memuruna ' Herkes nerde? ' diye sorma gafletinde bulundum.
 ' Senin geleceğini bilemediler, kusura bakma!! ' diye ters bir cevapla karşılaştım ki yaaaa bu nee yaa diye afallamışken  'yani önemli değil de, merak ettiğim için sordum' diyebildim.  Sonuç olarak 10 ile 10:15 arası molaları varmış. Ne de güzelsiniz.
Not: Fotoğraftaki yer okulum, yerde duran hamur ise bir makettir. İğrenç kokmaya başlayana kadar da maket olarak kalacaktırrr.


Günün Fotosu : Bademlik-Eskişehir- Kasım 2009
Günün Sorunu: Yok
Günün Sorusu: ;Nerede o eski bayramlar ??
Kız adı: Killl  Erkek adı: Bill
Hava durumu : Güneşli




19 Haziran 2017 Pazartesi

Bravo


Bu aralar her şey çok güzel hayatım da acayip yolunda, hiç derdim yok. demek isterdim ama böyle bir şeyi hiç demedim. Yakın zamanda diyebileceğimi de sanmıyorum. Bir şeyleri sevdiklerimle paylaşıp puanlar kazanacağın kazandığım puanları da bir yerde harcayacağım garip işler peşinde koşmak istiyorum artık. Neyi ne kadar istediğimi de kestiremiyorum. Sürekli kazıklanıyormuşum gibi hissediyorum. Hayat beni kazıklıyor gibi, yaşım ilerliyor pek bir şey olmuyor ve ben Ttnet aboneliğini iptal ettirmeye çalışan, iki aydır da boşuna fatura ödeyen birinin yaşadığı sinir krizlerini yaşıyorum gibi. Bu pazartesi gününde her şey gönlünüzce olsun. Olmaz ama olsun, olmasa da olur.. ama olsun.


Günün Fotosu : Eskişehir-Ekim 2016 
Günün Şarkısı: Dalida- Bravo ( videoda Dalida acayip şehla)
Günün Sorunu: Pazartesi 
Günün Sorusu: Küresel ısınma yüzünden mi yaz gelmedi ??
Kız adı: Aleyna  Erkek adı: Tilki 
Hava durumu : Yağmurlu  bo.ktan Eskişehir havası.

15 Haziran 2017 Perşembe

Günlük Başlangıcı



Merhaba, açıkcası blog olaylarından sıkılıp, kendimi buralardan uzak tutmaya çalışmıştım. Ama tekrar geri döndüm,sanırım... ( sanırım diyorum çünkü bu dönüşten de emin değilim.)
İnanılmaz kötü geçen bir günün sonlarına doğru bence yazayım ya, yıllar sonra hayatım ne kadandaa bo.ktanmış diyebilirim diye düşündüm.
Buralardan sıkılıp, sosyal medya zımbırtılarından uzaklaşma kararını vereli üç yıl oluyor ve bu süre içerisinde instagram dışında bir şey kullanmadım. Onu da neden kullandım  bilmiyorum. Fotoğraf çekmeyi seviyorum, ve bir fotoğraf bazen bir çok kelimenin anlatamadığından daha çok şeyi anlatıyor diyebilirim bu dediğime de gülerim.  asdrfghjkl... Bu samimiyetten uzak cevabımdan sonra diyeceğim o ki pek bir nedeni yok sanki. 
Şimdi burada yapmaya karar verdiğim olay, bir günlük tutmak ama fotoğraf, resim yada görselli, müzikli, gün içinde aklımı kurcayayan konulu filan onun için de modası geçmiş bir şeyler yaptım. 



Günün Fotosu : Çifteler İlçesi-Eskişehir-Ekim 2014 ( fotoların hepsini ben çekiyorum)
Günün Şarkısı: Moby-Extreme Ways
Günün Sorunu: Parasızlık
Günün Sorusu: Bu yıl tatile gidebilir miyim ??
Kız adı: Jessica  Erkek adı: Erkan
Hava durumu : Parçalı Bulutlu bo.ktan Eskişehir havası.