25 Aralık 2018 Salı

günlük-yirmibeş aralık

"Bu gün sonsuz başarısızlıklarıma bir yenisini ekledim." diye bir cümle kurdum.Aslında amacım kendimi gömmek değildi tabi ama bir kere öyle söylemiş oldum. Yapmak istediğim onca iş arasında, işsizliğe özlem duyduğum günlerin çok öncesinde ne düşünüp ne yaptığımı hatırlamıyorum bile. Havuzda dibe dalmamın başımı tüm gün ağrıtması, yada uyurken dişlerimi gıcırdatmak gibi problemlerle boğuşuyorum. birincisi fiziksel bir sıkıntıya, ikincisi psikolojik bir sıkıntıya delalet diyorlar. Yani her şey düzelecek tabii de bir şeyler düzelirken başka şeyler de bozulacak ya bundan kimse bahsetmiyor. Canını sıkan şey tabi ki geçecek, ama başka şeyler de hep canını sıkacak.
Gökyüzüne uzanan demirler, bizi sağlam yapan kolonlar...


                                                                                                                              Fotograf Şantiye Şefliği Hatırası -2016 Kasım

Patlayan Kuyrukluyıldızlar -Ekspresyonist Öyküler




  • Doğum günümde hediye gelen çok yeni bir kitap olduğu ve çok çabuk okuduğum için hemen buraya eklemek istedim. Blog olayında ve kitap yorumlarında oldukça yavaş ve niteliksiz olduğumun farkındayım.Ama devam ediyorum. 
  • Kitapla ilgili yorumuma ise şöyle başlamak istiyorum. Birçok yazarın kısa öykülerinden oluşan bir kitap, arka kısmında ise bu yazarların kısa biyografileri var. Edebiyat ile ilgili biriyseniz ki ben kendimi öyle görüyorum, çok iddialı da olmamak kaydıyla okumanızda yarar olan bir kitap. 
  • Ekspresyonizm malumunuz dışavurumculuk demek, yani doğada yada çevremizde olan olayları olduğu gibi anlatmak yerine duyguları öne çıkaran bir akım. Ekspresyonist öyküler ise yine bu çerçeveden baktığımızda hiç bir şekilde olması mümkün olmayan olaylar üzerine kurulu bir öyküleme. Daha açıklayıcı örnekler verirsem mesela " Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu." gibi. Kitabın içerisinde de en tanınan yazar Kafka sanırım. Ben diğer yazarların büyük bir bölümünü yeni tanıdım. Hatta beğendiğim öykü yazarlarını ayrıntılı araştırdım, başka kitapları var mı diye baktım. 
  • Güzel ve bir oturuşta biten bir kitap, lakin sonrasında kafanızda hikayelerden çok imajlar kalıyor. Benim için öyle oldu. Mesela kafataslarına dolan altınlar,rüzgarda sürüklenen insanların bir çalı misali savruldukça kolunun bacağının kopması.. gibi gibi imajlar.

26 Eylül 2018 Çarşamba

Anabasis - On Binlerin Dönüşü



  • Okuduğum kitapları aklımda tutmak adına böyle kısa yazılar yazmak gibi bir projeye giriştim.
    Burada paylaştığım yorumlar da kendi naçizane fikirlerim. Çünkü kitapları okuyup bitirdikten sonra,üzerinden geçen zamanın da etkisiyle pek bir şey hatırlamaz oluyor insan. Bir anlamda yazı yazmak okuduğun, anladığın şeyleri ölümsüzleştirmek.Buna ne kadar ihtiyacımız olduğu tartışılır tabii. Sonuç olarak acayip bir bilgi kirliliğinin içine dahil olduğun,evrenin bir taraflarına salıverdiğin kendi hayatından parçalar... Kitaba gelirsek..
  • Kitapla ilgili ilk söyleyeceklerim: bir öneri üzerine başladım. Grekçe hocamın bu kitabı mutlaka okuyun demesini ciddiye aldım. Başladım. Lakin bir hocanın önermesi, yazarını duymamış olmam, antik eserlerden biri olması vb sebeplerle çok da güzel bulacağımı düşünmediğim bir kitaptı. İş Bankası yayınlarını ve kitaplarını sevmeme rağmen şunu da itiraf etmeliyim ki resimde gördüğünüz kitap kapağı okuma arzunuzu kamçılayacak nitelikte bir şey de değil. 
  • Kselophon ise bilmeyenler için bahsediyorum Atinalı MÖ 432-MÖ355 yılları arasında yaşamış yazar, tarihçi ve komutan. O zamanların Bestsellerı olan bu kitap onun en tanınmış eseri..Abisine savaş açan Pers Prensi Kyros ve onun yanında savaşa katılan Helenleri anlatıyor. Helenlerin dönüş yolculuğunu.. Bir savaş güncesi niteliğinde bir eser. Hepimiz neler atlatıp ne savaşlar veriyoruz bu ne ki filan diyebilirsiniz.Bende hep öyle dedim. Konunun ele alınışı, anlatımı, olaylar acayip güzeldi. Şöyle ki bazı yerlerde Game of Thrones etkisi şaşırtıcı şeyler olabiliyor. Önemli bir kişi pırt diye ölebiliyor. Yada hiç beklenmedik zamanda dost bilinenler düşman, hain filan olabiliyorlar. Sonuç olarak bu yüzeysel yorumlarımı bir kenara bırakırsak kitabı çok beğendim. Herkese de tavsiye ederim. Ama herkes benden bu konuda tavsiye istiyor da diyemem şimdi. 
  • Antik yazarları özellikle İş Bankası yayınlarından okumakla ilgili çok öneri aldım. Ki elimdeki tüm antik yunan edebiyatı kitaplar da iş bankası yayınlarından. Ve gayet memnunum. kötü çeviri ile okunacak eserler değil bunlar deyip, reklamı da yapıyorum.İş Bankası yayınları bana kitap filan göndermek isterse de hiç çekinmesin.

7 Eylül 2018 Cuma

markalardan gelen kedileri açıyorum..


Kediler üzerine yazmayı planladığım bir yazı dizisi olacak. 
Yazı dizisi derken gerçekten, çok ciddiyim. Çünküsüm evde 3 tane nur topu gibi kedim var. Onlardan öğrendiğim, daha doğrusu onlarla öğrendiğim bir çok şey var. Onların ne öğrendikleri konusunda bazı tereddütlerim var  tabii ??? Belki saçma gelecek ama bazı konularda öyle çaresiz kalıyorsunuz ki İnternette okuduğunuz en ufak şeyi bile denemek istiyorsunuz. Acaba işe yarar mı diye??  Sonrasında Türkçe İnternet siteleri hepsi aynı metnin kopyası, özgün bir içerik yok. Hal böyle olunca bazı konularda bir şeyler yazayım dedim. Mesela kedileri birbirine alıştırmak, saldırgan kediye nasıl davranılır ?  kedi yavrularını sahiplendirmeye çalışırken nelere dikkat edilmeli?? Türkiye şartlarında düzgün bir sahiplendirme mümkün mü? Kısırlaştırma konusunda dikkat edilmesi gerekenler?  Mama içerikleri konusunda tavsiyeler vb..  şeyler yazabilirim. Bu yazıların bir kısmında insanlara sayıp söverken diğer bir kısmında belki işinize yarayabilecek ufak tefek şeylerden bahsederim. Hatta yorum neyim yaparsanız bende bir şeyler öğrenirim. 
 Tabi ki böyle bir şey yaparken ben bunu hangi niteliğimle yapıyorum. Yada yapılan şey ne kadar bilimsel?? diyebilirsiniz deyin. O kadar veteriner hekim neyim varken bu işler bana mı kaldı. Kalmadı zaten ben de kedinizin aşısını filan yapmayı düşünmüyorum. Sonuç olarak olmayan okuyucu kitleme sesleniyorum.... Markalardan gelen kedileri açıyorum..... Ve kedileri çok seviyorum..
Not: Markalardan gelen kedileri tabi ki açmıyorum.Öyle bir şey yapan biri olursa ağzı.....

                                                                                                                                        fotoğraftaki 2. numaralı manyak -Ayzek
                                                                                                                                                                                    aralık 2017

19 Ağustos 2018 Pazar

Kanalıma Hoşgeldiniz.


Kanalıma hoşgeldinizzzzz...

Bu gün size denediğim 3 sıradan temizlik ürününden bahsetmek istiyorum. Sıradan çünkü daha hiçbir firmadan reklam almadım.
Yaklaşık bir yıldır belki daha fazla süredir yer yer kanalıma hoşgeldiniz geyiği yapıyorum. Bir vlogger olmak herhalde yapabileceğim en son şeylerden biri. Çünkü videolarda sesim inanılmaz çirkin çıkıyor. Büyük olasılıkla bana öyle geliyor. Ama öyle. Benim için inanılmaz özgüven gerektiren bir şey. Sonrasında bu işi  yapmak da öyle kolay değil hani insanların izlemesi için içerikler üretmek, onları pazarlamak kendi reklamını yapmak filan hiç çekilir işkence değil. Mesela 'Bu gün yüz tane donu üst üstte giydim bakalım ne oldu.. video yayında ben de çok meraklıyımm'  tarzı konuşmalar yapmanız filan gerekiyor. Yada 'yüzüme ikiyüzelli milyon şey sürdüm sonra temizledim bakalım ne oldu??' yani ne olmuş olabilir ki?? ve ben bunu neden izleyeyim.ilk olarak böyle düşünülse de bir süre sonra kendinizi izlerken bulabiliyorsunuz. İçeriksiz şeylere olan tutku insanın evrim basamaklarındaki bir bug olabilir.  
bu konu üzerine söyleyecek daha fazla şey var, ama şimdiden çok da şey yapmamak gerek diyorum.

Fotoğraf 2011 Antalya Mimarlık Bianelinden..

9 Ağustos 2018 Perşembe

Meraklılar İçin Budizm


            

  • Bir akşam tramvay durağında "Budist olmayı düşünmez misin?"sorusu üzerine neymiş ne değilmiş bu Budizm diye bir araştırma yapmaya karar verdim.Oldukça saçma şekilde gelişen durumda, bu soruyu ciddiye almam ise çok kolay oldu. Kitap siparişi verme arifesindeydim ve bir kitap daha ekledim listeye.Sonrasında kitabı okudum."Meraklılar İçin Budizm" temelde Budizm üzerine soruların cevaplarından oluşan söyleşi kıvamında böyle çok tatlı bir kitap. Bazı bölümlerinde "yaaa evet gerçekten... aslında çok mantıklı.. hıııı..." gibi yorumlar yapmama sebep oldu. Sevdim yani Budist olur ?  olmam ama okuması zevkliydi.
  • Budizmin temelde bir din olmadığını, sonradan din yapıldığını aslında bir hayat bakışı olduğunu söyleyebilirim.Keşke de din olmasaymış.
  • Kısacası önerebileceğim bir kitap. Eğer bu konu üzerine ilgiliyseniz,zaten bu konu üzerine bir sürü video, kitap..vb. kaynağa ulaşabilirsiniz. 
  • Sonrasında "Size kaygı veren her şeyin içinizden geçip gittiğini düşünün, sizde hiç kalmadığını, kalamadığını düşünün" diyordu kitapta, bunu birkaç kez denedim. Ama yapamadım.

5 Ağustos 2018 Pazar

Tohum ve Gıdanın Geleceği Üzerine Manifestolar



  • Sinek sekiz yayınlarını yaklaşık 3 yıl önce duymuştum ama kitabı alıp okumam daha yeni oldu. Hatta kendime Sinek sekiz yayınlarından çıkan tüm kitapları okuma Challenge'ı yaptım. Ama daha yolun başındayım,değişirsin diyorlar...
  • İlk olarak ben bunu bir günde okurum sonra bunu da okurum sonra bunu da diye kafamda bir sıralama yapmıştım fakat kitap çok ince olmasına rağmen hemen okunacak bir kitap değil. İsminden bunu anlamış olmam gerekti -manifestolar- diyor boru mu? Neyse seviyesiz yorumları bir kenarı bırakıp şunu diyorum İNSANLAR BİLİNÇLENİN ARTIK!! 6.3 milyar kişinin yaşadığı bir dünyada 12 milyar kişilik gıda üretildiğini *bu kadar çok üretim olmasına rağmen bir çok insanın açlık çektiğini, açlık çeken onca insandan çok daha fazlasının da obeziteyle savaştığını biliyor muydunuz?? ben bunları okudukça dehşete düştüm. Bu politikalara gıda ve tohum üzerindeki bu baskılara bir son verilmesi gerektiği, toprağın bu kadar sömürülmemesi gerektiğini düşünüyorum fakat mevcut düzen içerisinde bunu yapmak imkansız. Böyle bir konuda düzeni tamamen değiştirmenin de nasıl ve ne şekilde olacağını da hayal edemiyorum açıkçası.
  • Gelecek on ilâ on beş yıl içerisinde küresel nüfusta yaşanacak 1 milyar net artışın neredeyse tamamı şehirlerin fakir semtlerinde olacak. Peki bu koşullar ilerde ne doğuracak?? Umutsuzluk, suç terör? Peki bu yükü kim üstlenecek?? Dünyanın kaynaklarını böylesine tüketirken gelecek nesillere nasıl bir açıklamamız olacak ki? 
  • Kitap üzerine yazmak istediğim yada bu konuda söylemek istediğim çok şey var ama öncelikle herkese bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum. Çünkü bazı sorunlar bazı konular üzerine o kadar bilgisiziz ki.. En azından ya böyle de bir sorun var böyle de bir konu var deyin bilginiz olsun. Yapılanlardan haberiniz olsun. Olmalı da. 
  • Ülkemiz adına bu konuda yapabileceği onca şey var ki. Öncelikle tarıma elverişli iklimlerde elverişli topraklarda yaşıyoruz. Hepimizin bu konuda bir fikri olduğunu düşünüyorum. Şu aşamada sorunu net görmemizin gerekliliği çok daha fazla. Bunun için de böyle kitaplar okuyun. 

31 Mart 2018 Cumartesi

Hamam



Geçen uzun aylar bana pek bir şey öğretmedi. Aynı hamam aynı tas devam ediyorum hayatıma. Blog tutma işini daha sıkı tutup acayip eğlenceli bir blog yapıp sonrasında da blogger olup markalardan gelen kolileri açmak bu ay neyim bitti neyi kullanıp çok memnun kaldım neye bayılıyorum gibi videolar çekmek istiyorum.
Lakin blog işlerinde önemli olan istikrardır ve ben bundan oldukça uzağım.Her zaman yazacak bir şeyler de bulamıyorum. Mantıklı konseptler oluşturabilirsem daha iyi olur. Neyse böyle de ilerliyorum işte. 
Fotoğraf Ankara'dan. Gidilen evrim konferansı sonrası yıkılan dostluklar ve soyu tükenen dinozorlar konulu ... Belki sonra daha ayrıntılı anlatabilirim.