18 Haziran 2020 Perşembe

onsekiz haziran


Neden böyle bir fotoğrafı bilgisayarda özlem klasörüne kaydettiğim hakkında hiç bir fikrim yok. klasörde üniversite başvuru evrakları, diploma, ödevler vs. var. 
Umarım yanlışlıkla yapmışımdır..
Mal gibi bir hayat..
 Bu arada İngilizce tutacağım yeni bir blog linki de vereceğim. Çünkü İngilizce mevzusu bir yara olup çıktı. Neden gelişmiyor arkadaşım benim İngilizcem diye diye deliriyorum. Wordpress'ten bir blog açtım ama kullanması acayip zor, arayüzünü de anlayamadım. Anlama çalışmalarım da çok zaman aldı. Kısaca yakındır, düzenlemem.. Esin'e kalsa Youtube kanalı açmıştım. 
Ne anlatacaksam. Talaş falan yerim, Slime videosu çekebilirim, bilemedin kedi bakımı ev temizliği veya alternatif gezi rehberi "Arkadaşlar bu gün Sütlüce mahallesindeydim" de olabilir tabi ki..
Kısaca vur patlasın çal oynasın hep bloglarda olacağım.
Ayrıca son bir aydır okuduğum tüm kitaplar neredeyse uykumu getirdi ve çok az şeyler anladım. Elimde süründü durdu. o sebeple kitap yazısı neyim yazamıyorum. 

11 Haziran 2020 Perşembe

Cuma Mesajı



Serbest mimarlık yaptığım ve müteahhitten kalıp ustasına kadar herkesle muhatap olduğum o gençlik yıllarımdan kalan telefon rehberim her cuma çeşitli gül topakları, yavru kuşlar kediler, gün batımı cami minarelerini içeren cuma mesajlarıyla dolmakta. Ben bu cevapların hiç birine cevap vermesem de cumanın selametini paylaşmaya niyetli müminler benden hiç umudu kesmedi.
Sonra geçen cuma bu görselleri hazırladım ve cuma mesajı olarak gönderdim.
 Sonuç olarak kimse gülmedi. 
Söyleyeceklerim bu kadar.

Bir Mülakat Deneyimi-On Haziran

Dün 5. defa bir akademi kadrosuna başvuru için yazılı mülakata girdim. Açık ara farkla en kötü sınav bu olabilir. Sınav öncesinde T cetveli ve gönye takımınızı getirin diye aradılar. Böyle olunca da kulübe, baraka, vs.  gibi bir şey tasarımı yaptıracaklarını düşündüm doğal olarak hatta gidip kırtasiyeden gönye takımı aldım. Buraya kadar her şey normal. Sınavdan bahsedicem çünkü ilerde bu konudaki fikirlerim değişir mi bilmiyorum. 
  • Sınava girdiğimde sınavın iki aşamalı olduğunu gördüm 4 soru yazılı, ve 2 soru çizim sorusu. sorulardan biri Geleneksel Türk mimarisinde sofa ve oda kavramlarını, yerleşimleri ve ilişkileri açıklamak üzerineydi. bildiğim kadar bir şeyler karaladım. karaladım çünkü hiç ilgim olmayan şeylerden biri Geleneksel Türk Mimarisi en fazla öyle bir yapıyı görüp hee ne güzel falan derim. İkinci soru Geleneksel Türk Mimarisinde görülen geleneksel yapım türlerini çizerek anlatmamızdı hadi burada da birkaç bir şey çizmeye çalıştım, Kargir ev vs yine gönlümden kopan cevaplardan birer küple serpiştirdim. Çünkü bunu da bilmiyorum. Böyle bir ders falan da hatırlamıyorum. Şimdi bu konuları da nasıl bilmezsin yuh be demeyin bilmiyorum. 
  • Sonrasında Kündekari nedir, geleneksel yapılarda hangileri görülür, önemi nedir, Yalancı ve sahte kündekari nedir? örneklerle açıklayın diye çok şahane başka soru vardı ki bunu tamamen boş bıraktım. 
  • Sonraki soru dini mimaride süsleme ögeleri nelerdir? Kalem işinin önemini açıklayınız, kalem işinin yapıldığı alanlardan örnekler veriniz şeklindeydi. Bu soruya kadar yazdığım onca saçma cevaptan ve sınavın bilmem kaç dakikasında buradan bir bok olmayacak zaten beni de almayacaklar kabulünden hemen sonra dedim ki buna da bir şeyler döktüreyim. Kalem işinin önemini " kalem işi çok önemlidir" diyerek açıkladım. Nedir nereye yapılır kısmına da çeşitli duaları yazmak kapı üstleri, kubbe vs. yerlere yazarlar mekanı süslerler dedim. Sonuç olarak bu girdiğim sınavın geri kalan bir sürü dakikasını hayatı sorgulamak, neden buradayım ne yapıyorum gibi işleri düşünerek geçirdim. 
  • Soruları görüp baya sinirlendim ilk aşamada hatta dini mimari süslemesi bizim ne işimize yarıyor? bunu biliyoruz da ne oluyor, insanlar yapay zeka mimarlık arttırılmış gerçeklik sınırında işler peşindeyken bunları neden öğreniyoruz gibi bir sürü şey düşündüm. Ne gereksiz şeyler dedim, Kündekari Selçuklu'da görülen ve çivi ve tutkal kullanılmayan ahşap oyma sanatıymış, yani böyle bir şeyi okulda görsem bile shift-delete yapar silerdim zihnimden neyse benim için ne kadar bu bilgiler gereksizse onlar için de ben çok gereksiz biriyimdir muhtemelen. Benim cevap kağıdıma bakıp 'off ya nasıl kötü bir eğitim sitemi, daha geleneksel mimariden haberi olmayan mimarlar var." gibi söylenip her şeyin ne kadar kötü işlediğinden yakınıyor olabilirler.  Sonuç olarak o kadar saçma bir deneyimdi ve beni üzmedi. Oldukça da eğlendim. 
  • T çetvelini istedikleri iki çizim sorusu da inanılmaz kolaydı. Herhalde götüm bile çizerdim. Ama kündekari için üç sayfa yazan zihinler bu sorularda oflayıp pofladılar. Burada kimseyi gömmek falan istemiyorum ama gömdüm. 
  • Not: Dünden beri her mülakat deneyimini anlattığım insana "kündekari" kelimesini farklı şekillerde söyledim. Sınavdan çıkarken cetvelin üzerine not aldım. Yoksa anında unuturum eminim. Kühne-kari diyorum genelde Almanca'da kühne mutfak demek diye öyle saçma yerleşti aklıma veya kühdekari, kündekani, kardakani, kürdekani vb. bir sürü saçma şey dedim. 
  • Ayrıca kadronun bir koruma veya Türk İslam mimarisi veya Türk İslam sanat tarihi kadrosu olmadığını düz öğretim görevlisi kadrosu olduğunu, düz mimarların ve dış mimarların seve seve başvurabileceği minnoşlukta bir ilan olduğunu da ekstra belirtip sözlerimi burada sonlandırıyore.