2020 yılının ilk kitabını bitirmiş bulunmaktayım. Aslında bunu yazarken 2 kitap daha bitirdimss. Kitaplar üzerine okuma listelerine bakarken -nerede nasıl ve ne şekilde karşılaştığımı bilemiyorum- ama bu kitapla karşılaştım. "Görev " üzerine yazılmış bir kitap olması ve meşhur Milgram deneylerinden bahseden bir metinde geçmesi vasıtasıyla okumaya karar verdim.
Milgram deneyleri, kişilerin erk sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne ölçüde istekli olduklarını ölçmek üzerine yapılmış deneylermiş, Kitap, Nazi dönemi bir polis memurunun yaşadığı bölgede, yakın arkadaşı olan ressama konulan resim yapma yasağını denetleme ile görevlendirilmesi üzerine... Tabi ki bu denetlemeyi tabiri caizse görev aşkı ile yapması ve alman disiplini ile bu işi abartmasının görüyoruz kitapta.
Bu hikayede Almanca Dersi nerede derseniz ise aslında tüm bu hikayeleri bize anlatan kahramanımıza bir Almanca Dersi ödevi veriliyor. "Görev tutkusu " üzerine bir kompozisyon yazılması isteniyor ve baş kahramanımız bunu yazamıyor yazamamasının sebebi ise bu konuda diyecek çok fazla şeyinin olması, sonrasında cezasını çekerken ödevini yazmaya başlıyor. Bizde tüm bu görev tutkusu hikayesini okuyoruz.
Kitap böyle çok güzel ve üzerine oturup oturup konuşulası bir konuda yazılmış. Kitabın bir bölümünde "Yalnızca itaat etmeyi bilenler emir verebilir" yazıyor. Bir çok kavramı da sorgulattırıyor, görev insanı olamak doğru mudur, değil midir? Görev nedir? Dışarıdan mı gelir? yoksa asıl denetim kendi iç dünyanda mı olur?
Tüm bu sorular üzerine düşündürmesi gayet güzel olsa da kitabın geneli oldukça zor ilerledi benim için. Çok akıcı bir kitap olduğunu söyleyemem. Atmosferi hep kasvetli.. Kitabın tamamı yağmurlu bir günde geçiyor gibiydi. Tavsiye eder miyim mehhh..