15 Ağustos 2017 Salı

Bu güzel yaz gününün her hangi bir kış gününden farkı yoktu.


Bu güzel yaz gününün her hangi bir kış gününden farkı yoktu. Çünkü ofis yaklaşık hep aynı sıcaklıktaydı, ara sıra buhranlar geçirmem dışında da yaptığım iş de hep aynıydı. Bir sürü insan tarafında aptal yerine koyulduğum günler de devam ediyordu. Hayata karşı pozitif hislerimi negatif bir tutumla dile getiriyordum. Etraftaki her şeyde de pek bir şey yoktu.Mesela sabah bir kuş diğer bir kuşu öldürmeye çalışıyordu. Ölümüne kafasından kafasından didikliyordu. Yapmayın etmeyin ölümlü dünya, dünya malı dünyada kalır dedim ama dinlemedi. Geri zekalı kuş.. Sonra da insanlara kötü filan derler ya hep yalan. İnsan kötü olmaz; insan cahil olur. 4
Dün bir yere beton atıldı diye  çok sevindim. Başka bir yere beton atıldı diye de sinirlendim.Bekleyen ödemeler gibi bekliyorum. Çay yapılsın istiyorum. Çünkü canım çay istiyor. Ve resüllulahın sevdiği bir kul olmak için hiç bir şey yapmıyorum. Çünkü bir yere bakmadan resullullah bile yazamıyorum. 

10 Ağustos 2017 Perşembe

İşe yüzerek gidiyorum.



Dün yüzmeye gittim. Bir yıldır düzenli düzensiz yüzüyorum. Yüzmeden çıktıktan sonra günlerce aç kalmışcasına abanıp yemek yemesem her şey daha iyi olur ama o da bu işin bir parçası. 
Kendimi türlü düşünceler içinde buluyorum. Yapmam gereken çok şeyler var. Ve ben bütün yazı boşa geçiriyorum. "Yaz bu ya tabi boş geçecek aaa aşk olsun." diyorum kendi kendime. Sonra da "Ne kadar da telaşlısın bebeğim sakin ol filan" diyorum. Ama pek de sakin olamıyorum. Kendime böyle hitap etmemeliyim. Boş vakitlerimde huzursuz oluyorum. 
Tüketememek diye bir şey var. Tüketim toplumuyuz filan ama bazen bazı şeyler tükenmiyor. Hediye gelen güllü el kremi gibi. Bitmiyor işte. Sonra ne atabiliyorsun ne bitirebiliyorsun. Sonrasında öyle bir sürü şey birikiyor hayatımızda. Hayatımız çöplük olmuş. Sonra "Detox Your Life" videosu izliyorsun. Faydasız. Evde yoga yapacak yer arıyorum. Ama evde sadece 3 aylık kedinin oynayacağı kadar yer var. İşe yüzerek gidiyorum. Björk dinliyorum.

Foto: Eskişehir 2017 Temmuz

8 Ağustos 2017 Salı

Fransızca Üzerine Notlar.


Dün evi karıştırırken bir tomar eskiz buldum. Aslında evi karıştırmıyor düzenliyordum. Ama daha çok karıştı. Sonrasında ya ben şu eskizlerimi E.'ye gösterip bir güzel hava atayım diye yanına gittim. Çünkü malumunuz  ikimizde mimarlık bölümü mezunuyuz, ikimizde bu yollardan geçtik. Beraber yürümedik belki o yollarda, beraber ıslanmadık filan ama olsun. Sonuç olarak fark ettim ki güzel şeyler çizmişim, elime koluma da sağlık lakin aradan geçen yıllar sebebiyle hiç bir bok anlamadım. Anlamaya da çalışmadım. Aman neyse ne şimdi deyip oradan uzaklaştım.

 Ekmek parası derdi üzerine yoğunlaşmış bir hayatım var ve bu sıralar sıcak sebebiyle işleri asıyorum. Ekmek parası filan de kazanmıyorum aslında şu aşamada paramı da alamıyorum.  Ama bunlar özel hayatın gizliliği kısmında yer aldığı ve özel hayatımdan bahsetmekte istemediğim için bu konuyu kapatıyorum. 

Yaklaşık 2 aydır Fransızca öğrenmeye çalışıyorum. Ama hobi olarak öğrenmeye çalışıyorum. Hobi olarak öğrenmeye çalışmakla, öğrenmek hatta öğreniyor olmak, öğrenmişti olmak filan çok farklı. Kısaca anladığınız üzere pek bir şey öğrenemedim. Bir gün bu blogları Fransızca yazıcağım ve kimse bir şey anlamayacak. Ama olsun. 
Belki de daha çok okura seslenmek adına İngilizçe yazarım. Şu an bile ingilizce yazabilirim. Ama Eurovision'a Türkçe sözlü parçayla katılmakta ısrar eder gibi ısrar ediyorum bu konuda ya Fransızca ya hiç.Son cümle çok saçma oldu. Hiç derken Hiç bir yabancı dil demek istedim. Ama ben Türkçeye bile yabancıyım. Yani böyle devam ediyorum. 

Günün Fotosu : Çanakkale -2011


7 Ağustos 2017 Pazartesi

Darwin'in Doğuşu



Evlenme arifesinde insanın yapacağı en büyük gerzeklik eve vahşi bir kedi getirmektir. 
                                                                                           imza: mürüvvet sevenler derneği
Anası bırakmış gitmiş, apartmanda aç bitap bağır bağır.... ofisten in aşağı doyur anasını bekle filan derken bir kedi yavrusu edinmiş oldum. Çünkü annesi gelmedi. Ve o daha mama bile yiyemiyordu. Kolumuzu emiyordu. Sonrası malüm. Kedi anası oldum. adını da Darwin koyduk. Lakin eve kedi değil panter getirmişcesine yaramaz, ısıran, vahşi bir yaratık çıktı bizim kedi. kollarım çiziklerle dolu, ellerimde bir sürü ısırıklar. bunları çok önemsediğim için yazmıyorum. Çaresizliğimden yazıyorum. Bir sürü yollar yöntemler denedik. Eve arkadaş olsun diye başka kedi mi getirmedik, başka kedileri olan aileye mi bırakmadık, dikkatini mi dağıtmadık, şarkı mı söylemedik, yatılı okula mı göndermedik.. hepsini yaptık hiçbirinden fayda görmedik. Sonuç olarak bir arpa boyu yol kat etmedik ki artık büyüyüp eşek kadar olma yolunda da sağlam adımlar atıyor.

Buradan derdimi tasamı, sanki tek derdim buymuşcasına anlattıktan sonra şunu söyleyebilirim akşam kabuslar görüyorum ruhum daralıyor. Temizlik yapmaktan ev düzeltmekten sıkıldım.Umutsuz ev kadınlarının neden umutsuz olduğunu artık daha iyi anlıyorum. Fenalıklar içerisindeyim. Çamaşır suyu kokusunu parfüm niyetine kullanır oldum. Dün halı yıkadım.-Sıradan markalı- birçok ürün kullandım. Markası sıradan olmayan ürünleri bile kullandım hiç birinde aradığım rahatı bulamadım. Kısacası ben bu işten sıkıldım. Dürüst olamak gerekirse de -ki bence hiç gerek yok temizlik yapmayı gö.tm de yemedi. Genç dimağlar olarak her fırsatta bilimle uğraşmam gerekirken şu yaptığım işe bak. diyorum.Ve siz sevgili okurlarıma "kirlenmek güzeldir, eğer başka biri temizliyorsa" diyor ve bu günkü yazı faslını kapatıyorum.
  

4 Ağustos 2017 Cuma

Dunkirk nerede?



Evlilik denilen olay bir girdap gibi bir şeydi. Şöyle ki kimseyi üzmeyelim, aileler mutlu olsun demek, ihtiyacın yokken banka kredisi çekmek gibi bir şeydi. Ve iş çığırından çıktıktan sonra her şey herkesin kontrolünden çıkıyordu. Herkes mutlu değil herkes bir şeylerden mutsuz oluyordu. İşte böyle bir dönem içinde  ofise gelip acayip verimsiz günler geçiriyor, bir bok yapamıyor, sonra da ya ben neden bir şey yapmadım diye düşünüyordum. Bundan sonra hayatım nereye gider? Ben ne beklerim? nasıl değişir? bilmiyorum ama tek bildiğim bazı şeylerden sıkıldım. Sıkıldığım şeyleri de pek yapmak istemiyorum. Bu kadar.
Geçen hafta #yüzbinbeşyüz# yıldan sonra sinemaya gittim. Dunkirk adında bir filmdi. Film hakkındaki düşüncelerimi daha sonra yazabilirim. Filmden çıktığımda aklımdaki yegane soru Dunkirk nerde ya? Şimdi haritada nerde acep dur bir bakayım. Belçika Fransa sınırında bir yer fakat ?? derken ülkemizde Vikipedi yasaklandığı için ve diğer tüm siteler de film hakkında olduğu için bir bok öğrenemedim. Üzerine de çok durmadım. Politik olmayı geçen  yıl 16 Temmuz'da bırakmıştım. O zamandan beri vileda sapı olarak hayatımı sürdürüyorum. 

Günün Fotosu : Eskişehir -2010
Günün Sorunu: ??
Günün Sorusu:  Artiz ne arar pazarda?
Kız adı: özlem   Erkek adı: özlem
Hava durumu : Ağustosta yağmur?