5 Kasım 2021 Cuma

Glüchwine ve Mango

Şu an mango kemirip glüchwine içiyorum. Mangoyu ucuza alıp salak gibi olmadan kestim. Şu an diş etini kanatacak sertlikte bir şeyi kemiriyorum. Buraya bunu yazmaya karar vermem ise tam olarak söyle oldu, biraz önce kendimi boşluğa boş boş bakıp, elimdeki mangoyu hart hurt ısırırken, bir an ben ne yapıyorum ya diye düşünürken buldum. Sonra ya ne mal bir hayat dedim. Sonrada niye mal olsun ya dedim.  Almanya'da olmanın söyle bir etkisi var, burada mango alıyorum çünkü ucuz. Gouda peyniri omlete koyuyorum falan çünkü o ucuz. Geçen gün Fransız şarabı içtim çünkü bölümden arkadaşım Güney Fransalı. Ve şarap bedavaydı. Akşam yemekte Güney Kore yemeği yedim çünkü ev arkadaşım fazla yapmış falan. Ya valla seninkide hayat yani falan diyorlar da o kadar da değil. Neden çünkü Türkiye'de alıştığın böyle hayatın boyunca sevdiğin yediğin, gittiğin okuduğun yaptığın hiç bir şey yok. Çay almak bulgur almak salça almak seveceğin zeytin bulmak falan mesele. Kısaca her şeyi gözümün önünde bulundurunca, yani bir çok blogda youtube'da falan anlattıkları gibi yurtdışında herşey toz pembe değil, yani hep yabancısın işte.  Garip bir ötekilik hissi var. Ama şunu da çok rahat diyebiliyorum ki burdaki üç buçuk ayın sonunda neden burdayım demedim hiç, hatta ya ben dönmek istemiyorum dedim. Herkes için böyle midir bilmiyorum ama  mezuniyet sonrası hep bir tutunamayan modundaydım. Türkiye'de son geçirdiğim yıllar beni çok yordu. Tatile Türkiye'ye geldiğim bir haftada bile yordu. Alışveriş merkezinde biriyle tartışıyorsun, markette biri götüne kadar girip öksürüyor filan. Önündeki adam yere çöp atıyor, minübüste tek kalınca geriliyorsun, hani ara sokakta biri seni keser mi falan gibi dertlerin olabiliyor, yada aklına saçma saçma şeyler geliyor. Tüm bu şaçma seylerin olma ihtimali yoksa bile aklına geliyor, ama burada gelmiyor.  Berlin'de baya madde bağımlısı meth bağımlısı yada artık her ne bağımlısı bir insan hiç kimsenin olmadığı bir sokakta gelip senden bir şeyler istediğinde bile " Ich verstehe nicht Deutsch" diyip yoluna gidiyorsun. Zaten Berlin bence efsane bir yer. Çok güzel olduğundan falan değil. O kadar kozmopolit ki Berlin'de anadil İngilizcedir falan diyor Almanlar bile. Kendini yabancı gibi hiç hissetmiyorsun, aksine evindesin, belki eve biraz geç gelmişin annen surat yapıyor gibi hissedersin. O kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder